Safra suyu, normal şartlarda midede çok az miktarda bulunur. Midede bulunan safra suyunun bir miktarı yemek borusu ve mide üstünde zararlı bir etki oluşturmaz. Safra tuzlarının midedeki konsantrasyonu 0.05-0.5 miligram arasında değişiklik gösterir ve bu oranlar toksik değildir. Ancak, reflü adı verilen mide safra suyu, safra tuzu seviyesinde genelde otuz miligramın üzerinde olur. Yemek borusunda safra suyu oranı ise bu orandan biraz daha düşük seviyede, on miligram civarındadır. Bu nedenle, toksik olmayan safra tuzları yemek borusu epiteli içerisinde toksik konsantrasyona ulaşabilir. Midede safra tuzlarının bulunması, mide mukozası üzerinde toksik etkiler yaratır ve mide asidinin meydana getirdiği zararın şiddetlenmesine neden olur. Bu durum, mide asit salgısını uyarmak amacıyla mideye geri kaçan on iki parmak bağırsağı muhtevasında bulunan yüksek oranda pankreas enzimleri ile birlikte, mide ve yemek borusunun mukozasında hasar oluşumunu artırır. Safra suyu midede çok fazla olduğunda, mide asidini azalttığından dolayı reflüsü olan hastaların midelerinde bakteri üremesini kolaylaştırır. Bu durumda hastalar, genellikle antibiyotik tedavisi ile tedavi edilir.

Safra suyu rahatsızlığının belirtileri, diğer mide rahatsızlıklarına göre çok da farklı değildir. İnsan vücudunda üst karın kısmında ağrı, bulantı, kilo kaybı gibi belirtiler görülebilir.

Bu belirtilerle rahatsızlık kendisini belli eder. Bazı hastalarda safra suyu belirtileri, diğer rahatsızlıklarda da ortaya çıkabilir. Midede bulunan safra suyu, genellikle yemek yedikten sonra daha çok artar. Bazı kişilerde ise gizli kanamalar olabilir.

Safra suyu teşhisi, günümüzde endoskopistler tarafından çok sık uygulanan bir yöntemdir. Ancak, gerçekte bu hastaların büyük bir kısmında reflü gastriti olmaz. Genelde bilgi ve tecrübe eksikliği olan endoskopistlerin endoskopi esnasında midede bir miktar safra suyu görmeleri, bu tür teşhisler koymalarına neden olabilir. Bu hastalar, uzun süreli gereksiz tedavilere maruz kalabilirler. Endoskopi her daim doğru bir sonuç vermeyebilir. Yemek borusu ve midedeki safra suyu şiddetini ölçebilmek için farklı yöntemler de uygulanır. Bu rahatsızlığı tespit edebilmek için kullanılan en yaygın yöntem, yemek borusundan mide içine yerleştirilen özel kateterler ile safra tuzunun ve safra suyunun ölçülmesidir. Safra suyunu teşhis edebilmek için kullanılan diğer bir yöntem de radyoaktif izotop yöntemidir. Bu yöntemde, damar yolu ile enjekte edilen radyoaktif maddenin karaciğerde safra ve bağırsaklara atıldıktan sonra mideye geçmesi sintigrafik şekilde izlenir. Bu yönteme başvuran kişiler genellikle sınırlı sayıda olup, özel araştırma merkezlerinde tedavi görürler.